21 Mayıs 2020 tarihinde Büyük Çerkes Soykırımı ve Sürgünü’nün 156. Yılı anmaları kapsamında partimiz tarafından Rusya Federasyonu İstanbul Başkonsolosluğu önünde yapılmak istenen basın açıklamasının güvenlik güçlerince engellenmesine ilişkin olarak, engellemenin yapıldığı yerde kamuoyunu bilgilendirme ve engellemeyi protesto amaçlı bir konuşma yapılmıştır.
Bu konuşma sırasında arka tarafta büyük boy bir Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti Bayrağı, Çerkes Bayrağı, Parti flaması ve birkaç adet de döviz açılmıştır. Açıklamanın görüntüleri sosyal medyada yayınlandıktan sonra arkada yer alan Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti Bayrağı’nı hedef alan bir grup, olayın özünü çarpıtarak, Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti Bayrağı’nı ve bunun üzerinden basın açıklaması girişimimizi itibarsızlaştırmaya yönelik, hakaret ve aşağılama içeren, kabul edilemez bir sosyal medya saldırısı başlatmışlardır.
Basın açıklamamızın engellenmesi nedeniyle, partimiz tarafından önceden düşünülmüş olan organizasyon gerçekleştirilemediği gibi, görsel materyaller ve bayraklar da öngörülen düzen içinde açılmamıştır. Spontane gelişen olayda, gruptaki kişiler ulaşabildikleri, yanlarında getirdikleri materyalleri açmışlardır.
Basın açıklamasının yapılacağına ilişkin partimizin duyurusunda; pandemi nedeniyle açıklamanın kısıtlı sayıda katılımcıyla yapılacağı duyurulmuş, kamuoyuna genel bir katılım çağrısında bulunulmamıştır. Genel bir katılım çağrısında bulunulmasa da elbette konuyla ilgili hassasiyet gösterip gelenlerin olacağı da göz ardı edilmeyen bir gerçekliktir. Bu durum, güvenlik güçleriyle yapacağımız görüşme sırasında, pandemi tedbirleri de göz önünde bulundurularak maksimum katılımın sağlanması yönünde görüşülecek bir husus olarak değerlendirilmiştir.
21 Mayıs Soykırım ve Sürgün anmalarına, bu konuda hassasiyet gösteren herkesin, özellikle de Kafkasya halklarına mensup kişilerin, meşru bayrak ve sembolleri kullanarak katılmalarının yadırganması kabul edebileceğimiz bir durum değildir. O gün orada Çerkes Bayrağı’nın yanı sıra, Abhaz Bayrağı, Çeçen Bayrağı, Oset Bayrağı ve diğerleri de olabilirdi, bunda yadırganacak bir husus yoktur. Geçmiş 21 Mayıslarda da bu bayraklar büyük ölçüde anma etkinliklerinde yerini almıştır. Çoğulculuk anlayışından hareket eden bir partinin bu yönde bir dışlama içinde olmasını beklemek de gerçekçi bir yaklaşım değildir.
Kuzey Kafkasya Bayrağı’na gelince; tarihin son derece kaotik bir döneminde, Kuzey Kafkasya Halklarının yurtlarını işgal etmiş olan istilacılara karşı büyük bir basiretle ortaya koydukları bir güç birliğinin ve özgürlük arayışının sembolüdür. Bu bayrağın oradaki varlığını yadırgamak ve sorgulamak en hafif deyimle garabettir. Asıl yadırgatıcı olan, bu bayrağı taşıyanların Çerkes Soykırımı anmalarına katılıp desteklemelerinin yadırganmasıdır. Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti bayrağını açan katılımcıların varlığı önceki anmalarda olduğu gibi, günün anlamı ve içerdiği mesaj açısından son derece yerindedir.
Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti ve fikri kurulduğu tarihten günümüze varlığını sürdüren bir ideali ifade etmektedir. Bunun yakın zamanda hayata geçirilip geçirilemeyeceğine ilişkin değerlendirme ve tartışmalar ayrı bir husus olmakla birlikte, bu tarihi gelişmeyi ve ideali görmezden gelmek, hakaret etmek akıl dışı bir yaklaşımdır. Bu idealin varlığı Kafkasya Halklarının kendi varlıklarını koruma, geliştirme ve kuvvetlendirmesinin önünde engel olmadığı gibi, bunun olması gerektiği fikrini de barındırmaktadır. Bu fikri hayata geçiren ve ideali yaşatanlar, ölmeyi veya yurtlarından sürülmeyi de göze alarak davalarına sahip çıkmışlardır. Onların davasına ve mücadelesine hakaret etmek, küçümsemek hiç kimseye bir şey kazandırmaz.
Dikkatli bakıldığında bu tartışmayı yürütenlerin, tarihi çarpıtıp, tahrif ederek Çerkesleri de kendi içinde ayrıştırdıklarını görmek mümkündür. Kullanılan dil ve üslup çok sorunludur. Bu dil, bu üslup ve bu yaklaşımla, gidilebilecek bir yer yoktur. Kullanılan dil, üslup ve yaklaşımın bazen özün önüne geçtiği ve onu deforme ettiği, Kuzey Kafkasya Bayrağını açanların da en az bu eleştirileri yapanlar kadar Çerkes ve Çerkesya yanlısı oldukları unutulmamalıdır.
Elbette bu üslup ve yaklaşıma misliyle cevap vermek mümkündür ancak, bunu yapmanın temsil ettiğimiz değerler açısından iyi bir örneklik teşkil etmeyeceği gibi, birilerini sevindireceğini de düşünüyoruz
Kafkasya coğrafyasında, Kafkasyalı Halklar arasındaki tarihi ilişkileri olumsuz yönde etkilemeye yönelik, ayrıştırıcı bir takım dış kaynaklı tahrik ve gelişmelerin olduğu, bu gelişmelere karşı yeterince direnç geliştirilemediği bir zamanda, içerden gelen benzer yaklaşımların Kafkasyalı Halklara hizmet etmeyeceği bellidir.
Bunları eleştirel yaklaşımın önünü kapatmak amacıyla söylemediğimiz bilinmelidir. Ancak, eleştirinin olabildiğince egolardan sıyrılmış, akıl, empati ve doğru bilgi ile doğru araç ve yöntemlerle yapılması gerektiğini düşünüyoruz.
Bu konularda herkesi serinkanlı olmaya, aklı selimle hareket etmeye davet ediyoruz.
ÇOĞULCU DEMOKRASİ PARTİSİ
149