Almanya, 1904-1908 yılları arasında sömürgesi olan bugünkü Namibya’da yaşananları ‘soykırım’ olarak kabul etmişti. Ataları soykırımdan geçirilen yoksul Namibyalılar o dönem zorla alınarak Alman çiftçilere verilen topraklarının kendilerine geri verilmesini istiyor.
Almanya ile Namibya arasında, eski sömürgeci güçler tarafından da artık soykırım olarak anılan katliamların yaralarını sarmak için varılacak anlaşma, benzer olayların yaşandığı eski sömürge ülkeleri için örnek teşkil edebilir. Ama bütün bir toplumu yok etmenin bedeli nasıl ödenir? Soykırımda katledilenler ile sömürgecilerin aileleri Almanya ile Namibya arasındaki görüşmelerin nasıl sonuçlanabileceğini tartışıyor.
BBC Türkçe’nin haberine göre; müzakerelerin sebebi Namibya’nın Almanya’nın Güney Batı Afrika sömürgelerinden biri olduğu 1904-1908 yılları arası dönemde yaşananlar. Sömürgeci güçlerin, ülkenin iki büyük topluluğu Herero ve Nama halklarının çıkardıkları isyanları bastırmak için on binlerce kişiyi öldürdüğü, binlercesini de doğudaki Omaheke Çölü’ne sürerek açlıktan ölüme terk ettiği olaylar… Saldırılardan kurtulanlar ise köle gibi çalıştırıldıkları, soğuktan, bitkinlikten ve şiddetten öldükleri toplama kamplarına gönderiliyordu. Alman Güneybatı Afrika sömürgesinde yaşayan 65-80 bin Herero ile 20 bin Nama halkının neredeyse yarısının öldüğü tahmin ediliyor.
“ONARICI ADALET ANLAŞMASI”
Almanya, yaşananları soykırım olarak kabul ettiği 2015’ten bu yana Namibya ile “onarıcı adalet anlaşması” müzakereleri yürütüyor. Bu anlaşma dünya geneline bir örnek olacak. Daha önce hiçbir sömürgeci güç, geçmişin mirasıyla hesaplaşmak amacıyla yapılacak kapsamlı bir anlaşma için bu şekilde masaya oturmamıştı. Almanya resmi olarak özür dileyeceğini söyledi ama henüz bu özrün hangi kelimelerle ifade edileceği belirlenmedi.
SOYKIRIMDAN KURTULANLARIN TORUNLARI TOPRAKLARINI İSTİYOR
Ancak özürden çok Namibyalılar için daha büyük soru, maddi tazminatların nasıl ödeneceği. Çünkü soykırımdan önce kendi kendilerine yetebilen ve ürettikleriyle görece zengin bir yaşamları olan Herero ve Nama halkının verimli toprakları onlardan zorla alınarak Alman çiftliklerine dönüştürüldü. Öldürülme, sürülme, hapis gibi acı süreçlerin sonunda bu iki halkın insanları ya çok dar ve kalabalık bölgelerde yaşamaya mecbur edildi, ya da ülkenin en yoksul gece kondu semtlerinde yaşamaya zorlandı. Namibyalılar, Almanya’nın eski topraklarını satın alarak kendilerine geri vermesini istiyor. Soykırım döneminde zorla alınan toprakların bugünkü Namibya’nın ekilebilir verimli topraklarının yüzde 70’ini oluşturduğu iddia ediliyor.
SÖMÜRGECİLERİN TORUNLARININ YAŞADIĞI BİNALAR, KATLEDİLENLERİN TORUNLARININ YAŞADIĞI GECEKONDULAR…
Aktivist ve sanatçı Laidlaw Peringanda, çoğu Herero gibi görüşmelerden ne istediği konusunda net: soykırımdan önce çiftçi olarak sahip oldukları refahı yeniden inşa edebilmeleri için halka büyük bir mali anlaşma sunulması. Soykırımdan sonra toprakların çoğu Alman yerleşimciler tarafından özel çiftliklere bölünmüştü. Swakopmund şehir merkezinde sömürgeci dönemden kalma –hala da sömürgecilerin torunlarının çocuklarının yaşadığı– pastel renklerle süslenmiş hoş görünümlü binalar ile kuzeye doğru uzanan kalas ve metallerle kaplı kulübeler arasında büyük bir toplumsal boşluk var.
Umut edilen, Alman hükümetinin bir toprak reformu programı fonlaması ve böylece toprakların Alman Namibyalı çiftçilerden satın alınıp Herero ve Nama halklarına dağıtılması. Namibya’nın baş müzakerecisi Dr. Zen Ngavirue, “Almanya, toplumumuzu yeniden inşa etmemize yardım için bir şeyler yapması gerektiğinin farkına vardı” diyor. “Almanya, daha geniş kapsamlı bir anlaşmanın parçası olarak, topraklarını satmak isteyenler için belli bir meblağ ödemeyi kabul etti.”
ALMANYA “TAZMİNAT” KELİMESİNE SICAK BAKMIYOR
Alman hükümeti “tazminat” kelimesini kullanmayı reddediyor. Dr. Zed Ngavirue, bahsi geçen diğer projeler arasında Almanya’nın sağlık, eğitim, konaklama ve suyun tuzdan arındırılması gibi programların bulunduğunu söylüyor ve görüşmelerin hassasiyeti nedeniyle henüz net bir meblağ söylenemediğini ifade ediyor. Alman tarafı ise görüşmelerin ilerleyişiyle ilgili kamuya açıklama yapmayı reddediyor.
SÖMÜRGECİLERİN TORUNLARI SOYKIRIMI “EFSANEVİ ŞANTAJ” OLARAK NİTELİYOR
Görüşmelere şüpheyle yaklaşanlar yalnızca mağdurların aileleri değil. Ülkede nüfusları yaklaşık 30 bini bulan sömürgeci ailelerin akrabaları da şüpheci. Tarihçi Dr. Andreas Vogt “Soykırım efsanesi ahlaki şantajdan ibaret” diyor. Çoğu Alman-Namibyalı gibi Dr. Vogt da, sömürgeci güçlerin komutanı General Lothar von Trotha’nın 1904’te imzaladığı, “Alman sınırlarında silahla ve/veya bir sığırla bulunan her bir Herero infaz edilecektir” yazılı “soykırım talimatının” bir devlet politikası olmadığını ve hiçbir zaman uygulanmadığını savunuyor.
167