ABD Kongresi’nin ‘’Demokrat’’ ve ‘’Cumhuriyetçi’’ liderleri(!), şimdiye kadar çoğunluğu çocuk ve kadın 37 bin Gazzeli’nin dünyanın gözü önünde vahşice katledilip, 84 bininin de yaralanmasının baş sorumlusu, Gazze’yi harabeye çeviren, dünyadan yükselen tepkilere aldırmadan yakıp yıkmaya, katliam yapmaya devam eden, dünyanın en azılı terör organizasyonunun başındaki ‘’İnsan’’ görünümlü İblisi kongredeki ortak oturuma hitap etmesi için davet etmişler.
İnsanlığın bugüne kadar yaratmış olduğu bütün değerleri pervasızca çiğneyen, bu değerleri önemseyen milyonların tepkisini hiçbir şekilde umursamayan bir insanlık düşmanını dinlemek ancak kendisi gibi insanlık düşmanlarının yapacağı bir iştir. Zaten bu devlet görünümlü insanlık düşmanı soykırımcı İblisler topluluğu, pervasızlıklarını kendilerinin güdümündeki işbirlikçilerinden alıyorlar. O nedenle; vicdan sahibi insanlar için tahammül edilemez görünen bu gelişme aslında şaşırtıcı değildir!
Bu insanlık düşmanı kendisi gibi olanlara hitap ederek, güya onların bilmediği ‘’haklı’’ gerekçelerini anlatacak. Aslında hep birlikte sorumlusu oldukları aşağılık cinayetleri meşrulaştırmak için dünyanın gözünü boyamaya çalışacaklar. Elbette bütün kongre üyeleri bu aşağılık organizasyonu yapanlarla aynı şekilde düşünmüyor. Azınlıkta olsalar da bu yapılanları onaylamayan senatörler de bulunuyor. Savaş karşıtı tutumuyla bilinen ve Gazze politikasından dolayı İsrail ile ABD’yi eleştiren bağımsız Vermont Senatörü Bernie Sanders, sosyal medya hesabı X’ten konuyla ilgili olarak “Başbakan Binyamin Netanyahu’nun her iki partinin liderleri tarafından ABD Kongresi’nin ortak toplantısına konuşma yapmak üzere davet edilmesi ülkemiz için çok üzücü bir gün” paylaşımı yaptı. Netanyahu’nun bir “savaş suçlusu” olduğunu vurgulayan Sanders, onun konuşacağı oturuma kesinlikle katılmayacağını belirtti. Vicdan sahibi bu senatörü kutluyorum.
Kendisi hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne ‘’yakalama kararı’’ çıkarma başvurusu bulunan, aynı zamanda Uluslararası Adalet Divanı’nda soykırım suçuyla yargılanan bir ‘’ülkenin başbakanı’’nı davet edip konuşturmak vicdan sahibi Amerikalılar dahil bütün insanlık için çok üzücü ve umut kırıcıdır. Bu yapılan, yapanlar bakımından ‘’Kim ne tepki gösterirse göstersin biz bu cinayetlerin işlenmesini anlayışla karşılıyor, haklı buluyor ve destekliyoruz.’’ demektir.
ABD’Lİ SENATÖRLER UCM BAŞSAVCISINI TEHDİT ETTİLER
Yaklaşık bir ay önce bir grup ABD’li Cumhuriyetçi senatör, UCM Başsavcısı Kerim Han’ı ‘’İsrail Başbakanı’’ Binyamin Netanyahu ve diğer İsrailli yetkililere yönelik yakalama kararı çıkarmaması konusunda uyararak “ağır yaptırımlarla” tehdit etmişti. Bununla ilgili olarak konuşan Kerim Han şunları söyledi:
“Bir devlet başkanı benimle konuştu ve ‘Çok iyi biliyorsunuz ki bu mahkeme Afrika ve Putin gibi haydutlar için kurulmuştur.’ dedi. Biz bunu böyle görmüyoruz. Bu mahkeme Nürnberg’in mirasıdır. Bu mahkeme, insanlığın üzücü bir iddianamesidir. Bu mahkeme hukukun güce ve kaba kuvvete galip geldiği yer olmalıdır.”
‘’Tüm devletlerin UCM’yi desteklemesi gerekir. ‘Roma Statüsü’ değerleri, özünde Amerikan değerlerini savunuyor, zorbalığa karşı duruyor. En güçlülere, sınırsız güce karşı, savunmasız bireyin haklarını, onuru ve bebeklerin korunmasını ifade ediyor.”
“Tehditler ya da diğer faaliyetler bizi caydırmayacaktır çünkü nihayetinde savcılar olarak görevimizi yerine getirmek zorundayız. Makamın kadın ve erkekleri olarak, hakimler olarak, kendimizden daha büyük bir şeye, yani adalete sadakat göstererek sorumluluklarımızı yerine getirmek zorundayız. Bazıları aleni ve bazıları gizli olan farklı tehdit türlerinden etkilenmeyeceğiz.”
‘’İsrail Başbakanı Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında Gazze’ye giden insani yardımın engellenmesinin de aralarında bulunduğu çok sayıda suç sebebiyle tutuklama emri çıkarılması için başvuruda bulunduk. Hukuka uymayanların soruşturmadan şikayet etmemesi gerekir.’’
AÇLIK BİR SAVAŞ YÖNTEMİ OLARAK KULLANILDI
İsrail’in, Gazze’de açlığı bir “savaş yöntemi” olarak kullandığını vurgulayan Han, şunları dile getirdi:
“Açlıktan bir deri bir kemik kalmış çocukların resimlerini görüyoruz. Açlığın Netanyahu ve Gallant tarafından bir savaş yöntemi olarak kullanıldığı suçlamasını desteklemek için adli olarak analiz edilmiş çeşitli kanıtlarımız var. 2024 yılında, UCM yargıçlarına yakalama emri çıkarılması için bu tür bir suçun delillerini sunmak zorunda kalmamız korkunç bir durum.”
‘’UCM’de ilk defa birileri açlığı ‘savaş yöntemi’ olarak kullanmaları sebebiyle suçlandı. Bu bir ilk ve çok sıra dışı bir durumdur.’’
“17 yıldan fazla bir süredir Gazze’ye mal girişine izin vermeyen çok katı bir rejime katlanan çok sayıda çocuk ve kadın nüfus görüyoruz. 2022’de bile Birleşmiş Milletler ve diğer kurumlar, nüfusun yüzde 80’inin insani yardımla geçindiğini söylemişti. Bu durum 8 Ekim’den bu yana diğer tüm kısıtlamalarla daha da tehlikeli bir hal aldı. En savunmasız kişilere yiyecek, su, ilaç gittiğini görmedik ve bu insanlar bunlara erişme hakkına sahipler.”
“İSRAİL’İN İNSANİ YARDIMLARI ULAŞTIRMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ VAR’’
İşgalci bir güç olarak İsrail’in, ihtiyacı olan insanlara su, ilaç, anestezi ve insülin sağlamak gibi bir yükümlülüğü olduğunu kaydeden Han, “Eğer tanklar girebiliyorsa neden o tanklar ve o askerler yardım konvoylarını koruyamıyor?”
“İşgalci bir güç olarak İsrail’in, gıda ve hayatta kalmak için zaruri olan şeylerin sivillere ulaşmasını sağlamak gibi pozitif bir yükümlülüğü var. Örneğin İsrail tankları Gazze’nin kuzeyini kontrol altında tutuyor, kamplara giden yardım konvoylarını koruyabilir ve yardımların kamplara gittiğinden emin olabilirler ama bunu yapmıyorlar.”
‘’Sivil halkın hayatta kalması için vazgeçilmez olan bu malzemelerin girişini engellemek hukukun ihlal edilmesi anlamına geliyor. Bunun anlaşılması için daha kaç doktorun küçük bebeklerin veya çocukların uzuvlarını anestezi olmadan kesmekten bahsetmesi gerekir?”
GAZZE HALKININ TOPLU CEZALANDIRILMASI
‘’Soruşturmada Savunma Bakanı Gallant ve Başbakan Netanyahu tarafından Filistinlilere yönelik nefret söylemleri dikkate alındı.’’
‘’Gazze’nin kuzeyindeki suyu tuzdan arındırma tesisi, arıtma tabletleri, filtreleme sistemleri, kuvözler, hastanelerde kullanılan oksijen, anestezi malzemeler hem askeri hem sivil amaçlı kullanılan nesneler olarak sınıflandırıldı, bu nedenle hedef alındı.’’
“Gazze’nin kuzeyindeki tüm seraların yüzde 90’ının yok edildiğini görüyoruz. Tarım için kullanılan arazinin yüzde 40’ı, balıkçı teknelerinin yüzde 70’i çatışmanın başlamasından bu yana yok edildi. Yaşamın sürmesi için çok önemli olan bu kadar şey, bir politika yüzünden kısıtlandı veya boğuldu. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin bir kırılma noktasında olduğumuzu söyleyen sözleri, UNICEF’in sözleri, UNRWA’nın bir ihtiyaç denizinde damlalarla yardım geldiğini söyleyen sözleri ve endişeleri ne yazık ki diğer zorunluluklar karşısında bir tarafa bırakıldı. Bütün bunların Gazze halkının toplu cezalandırılması için yapıldığı görünüyor.”
‘’İsrailli yetkililerin ve yerleşimcilerin Filistinlilere yönelik işledikleri suçlar cezalandırılmıyor. İsrail yargısındaki bu durum ABD’deki bağımsız kuruluşlar tarafından da tespit edilmiştir.’’
İsrail UAD’da ‘’soykırım’’ suçlamasıyla yargılanıyor. UCM Başsavcısı Kerim Han Netenyahu ve Galant hakkında savaş suçları ve insanlığa karşı suçlarından cezai sorumlulukları olduğu için ‘’yakalama kararı’’ talebinde bulunmuştur. Devam eden soruşturma kapsamında, ileriki aşamalarda, bunlar ve İsrailli diğer yetkililer hakkında ‘’soykırım suçu’’ da gündeme gelecektir.
Biz soykırımcıların zihniyetini ve kullandıkları yöntemleri Çerkeslerin tarihinden çok iyi biliyoruz. Bize hiç yabancı gelmiyor.
Diğer yandan, birkaç gün önce ABD Temsilciler Meclisi, ‘’İsrail Başbakanı’’ Binyamin Netanyahu’ya yönelik “yakalama kararı” başvurusunu değerlendiren Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne yaptırım öngören bir tasarıyı kabul etti. Ne yazık ki İşlenen bu cinayetleri ve insanlığa karşı suçları suçun ağırlığı ile orantılı ağırlıkta cezalandıracak beşeri bir adalet yaptırımı bulunmadığı gibi, mevcut adalet mekanizmasını da bu şekilde tehditlerle baskı altına almaya çalışıyorlar. Umarız UAD ve UCM yargıçları bu baskı ve tehditlere boyun eğmezler.
Zalimler için yaşasın cehennem…
1595