Rusya’nın, NATO ve Avrupa Birliği ile ilişkilerini geliştirmesini bahane ederek Ukrayna’ya yönelttiği saldırganlık bütün dünyanın gözü önünde kural tanımaz bir işgalciliğe dönüşmüştür. Bağımsız, egemen bir ülkenin hangi ülkelerle ilişki geliştireceği, hangi ittifaklara gireceği kendisinin karar vereceği bir husustur. Bu konuda bir başka ülkenin güç kullanarak zorlayıcı baskı oluşturması, o ülkenin bağımsızlığına ve egemenlik hakkına müdahaledir. Rusya’nın da altına imza attığı 1975 Helsinki Nihai Senedi, 1990 Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Paris Şartı ve 1999 AGİT İstanbul Şartı gibi temel uluslararası belgelerde, ülkelerin kendi güvenliklerine ilişkin tercihlerini kendi egemen iradeleriyle yapacakları açıkça vurgulanmıştır. Buna göre Rusya da başka ülkelerin egemen kararlarına saygı göstermekle yükümlüdür.
Buna rağmen, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik zorlayıcı güç kullanımı son on yılda aşama aşama gelişmiştir. 2014 Yılında Ukrayna’ya bağlı Kırım’ı ilhak etmiştir. Daha sonra Donbas Bölgesindeki Rus nüfus ve kendisine bağlı kişiler üzerinden Lugansk ve Donetsk’te özerklik ilan ettirmiş, geçtiğimiz günlerde de bu bölgelerin bağımsızlığını tanımıştır. 24 Şubat 2022 tarihinde de Ukrayna’yı işgale girişmiştir.
Bu krizin arka planında, Ukrayna’nın NATO ve Avrupa Birliği ile ilişki geliştirmesinin ötesinde, Putin iktidarının geliştirdiği, tarihi geriye döndürmeye yönelik emperyal bakış açısı ve yaklaşımı bulunmaktadır. Putin uzun zamandır, SSCB’nin kuruluşu ve dağılışı sırasında hatalar yapıldığını söylemektedir. SSCB’nin oluşturduğu devlet yapısından ve onun dağılmasından sonra oluşturulan federasyon yapısından rahatsızdır. SSCB zamanında oluşturulan devlet yapısının Çarlık Rusya’sının kazanımlarını riske attığını ve Rus devletliliğini zayıflattığını, SSCB dağılırken ayrılıp bağımsız olan devletlerin hak etmedikleri, kendilerine ait olmayan, Rusya’ya ait olan toprakları ve ekonomik değerleri alarak ayrıldıklarını, bunların tekrar Rusya’ya döndürülmesi gerektiğini düşünüyor. SSCB’nin ve Rus Çarlığının egemen olduğu coğrafyayı yeniden denetimi altına almayı hedefliyor, adımlarını buna göre atıyor. Bu süreçte bağımsız olan devletlerin bir kısmının yapay devletler olduğunu, devlet bile sayılmayacaklarını, SSCB’nin kuruluşu sırasında devlet yapıldıklarını söylüyor. Bu anlayışla, NATO ve Avrupa Birliği ilişkilerini bahane ederek Ukrayna’nın egemenliğini tanımadığını ortaya koymuş ve ülkeyi işgale girişmiştir.
Bu sınır tanımaz saldırganlık durdurulmadığı takdirde, Ukrayna ile sınırlı kalmayacağı, bölgenin ve dünyanın barışı açısından son derece vahim sonuçlara yol açacağı ortadadır. Bu saldırganlığın başarı kazanması ve karşılıksız kalması aynı zamanda Rusya Federasyonu’ndaki federe cumhuriyetlerin ve zaten göstermelik olan federal yapının da sonunu getirecek, mevcut halinden daha otokratik, baskıcı ve federasyonu oluşturan halkları yok sayan bir yapıya evrilecektir.
ÇOĞULCU DEMOKRASİ PARTİSİ
375
İnsanoğlunun yegane iletişim yolu konuşmaktır. Savaşın çözdüğü hiçbir sorun yoktur. Savaş sadece sorunları derinleştirir, çıkılmaz hale getirir. Nefreti gelecek nesillere taşır..
Bu pervasızlıpa dünya kesin kararlılıkla karşı durma cesaretini göstermelidir.