Çoğulcu Demokrasi Partisi (ÇDP) heyeti, partiyi tanıtmak ve büyütmek amacıyla çatı kurumlara ve bağımsız yapılara yönelik gerçekleştirdiği ziyaretler kapsamında 12 Temmuz 2018 akşamı Adige Khase Derneği’ni ziyaret etti.
Derneğin Gaziosmanpaşa’daki yerinde gerçekleşen görüşmede, ÇDP heyetinde Genel Başkan Faruk Arslandok, Genel Başkan Yardımcısı Günsel Avcı, Finanstan Sorumlu MYK üyesi Emine Sezgin ve ÇDP İstanbul İl Başkanı Ahmet Altunok yer alırken; kendilerini, Adige Khase Derneği önceki dönem yönetim kurulu başkanı Murat Kubilay öncülüğünde yönetim kurulu ve dernek üyeleri ağırladı. Yaklaşık 4,5 saat süren ve gece 01:00’de biten toplantı, Murat Kubilay’ın hoş geldiniz konuşması sonrası sözü misafirlere bırakmasıyla başladı. Toplantıda konuşma akışı şöyle gerçekleşti:
“FARUK ARSLANDOK : ÇDP hakkında çoğunuz az çok bilgisi vardır. Bilmeyenler olacağını da düşünerek kısa bir bilgilendirmede bulunmak istiyorum.
Partimiz 2014 yılında kuruldu. 2015 yılı Haziran ayındaki genel seçimlere 9 bağımsız milletvekili adayı ile katıldık. Bu yılki genel seçimlere katılmadık. Yalnızca Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi ‘Çerkes bir cumhurbaşkanı adayını destekler misiniz?’ sorusu ile bir kamuoyu yoklaması yaparak halkımızda bir farkındalık yaratmak istedik. 24 Haziran’da ise seçimlere girmek yerine parti tabanını genişletecek çalışmalarda bulunmayı yeğledik.
Bir siyasi partinin asıl hedefi sayısal güç oluşturmaktır. Çerkesler siyasi alanda yoklar ve hemen her Çerkes bunu görüyor. Türkiye’de 6 milyonun üzerinde Çerkes nüfusu ile etnisite sıralamasında 3. büyük halk kitlesini oluşturuyoruz. Çerkesler bu sayısal varlıklarına rağmen etki yaratacak bir konumda değiller. Biz ciddi bir organizasyon ile, Türkiye’de yaşayan Çerkes nüfusun gücünün ortaya konulması gerektiğine inanıyoruz. Başka partilerdeki milletvekillerini çağırmak, dertlerimizi anlatmak, söz ve iyi dilekler almak şimdiye kadar çok yapıldı. Son seçilen Çerkes kökenli milletvekillerine baktığımızda, çok azının şimdiye kadar Çerkeslerin sorunları ile ilgilendiğini görürüz. Kayseri’den Sayın Mecit Yağan’dan sonra, 20 yıl kadar bir Çerkes milletvekili seçilmemişti. 2015 Haziran seçimlerine katılan ÇDP’nin Türkiye genelinde 14 bin 500 ve Kayseri’de 5000 oy alması, kayda değer sayılar görünmeseler bile, bazı dengeleri değiştirmek için yeterli oldu. Kasım 2015’de yapılan erken seçimde Çerkes kökenli sayın Hülya Nergis Atçı’nın milletvekili seçilmesini sağladı. Bu olay aslında, siyasi mekanizmanın nasıl çalıştığını gösteren bir laboratuvardı adeta. Kayseri’de 5000 kadar köy oyu var. Haziran seçiminde 3200 oy ÇDP’nin bağımsız adayı Emine Sezgin’e kaydı. Sonuçta AK Parti bir milletvekili kaybetti. Nedenini anlayınca, Kasım erken seçiminde Çerkes ve bayan aday olarak Hülya Nergis Atçı hanımı seçilebilecek yerden listeye koyarak Çerkesler’in oyunu aldılar.
Bugün Türkiye’de sayısal olarak Saadet Partisi’nin 326.000 kadar oyu, Büyük Birlik Partisi’nin 259. 000 kadar oyu, bunların neredeyse dörtte biri kadar Doğru Yol Partisi’nin oyu var. Bu sayıdaki oylar bile bu partileri siyasi aktör haline getiriyor. Türkiye’deki 6 milyon Çerkes’in onda biri, yani 600.000’i, hatta bunun da yarısı ÇDP çatısı altında bir araya gelse çok ciddi bir sayısal güç oluşturur ve siyasal alanda bir faktör haline gelerek taleplerimizi etkili bir şekilde ortaya koyabiliriz. Gelecekte Türkiye’de iki partili sistem değil, iki blok olacak. Dolayısıyla biz Çerkesler’in de denklemde yer almasını sağlayacak bir siyasi bilinç geliştirmeye çalışıyoruz.
Çoğulcu bir anlayış ile kurulmuş bir partiyiz. Yani Çerkesler dışında kültürel farklılığı olan ve demokratik taleplerini dile getiremeyen diğer halkların da temsilcisi olmak üzere kurulduk. Türkiye’de etnik sıralamada 3. kalabalık halk olmamız nedeni ile ÇDP içinde Çerkeslerin çoğunlukta olması anormal değildir. Ama gerçekçiyiz, ÇDP’nin tüm Çerkeslerin partisi olacağını da beklemiyoruz. Çerkes olsun, başka etnik kökenden olsun, kim parti tüzüğünü benimser ve bu parti içinde temsil edilmek isterse, partiye katılabilir. Aynı durum derneklerimiz ve federasyonlarımız için de geçerlidir. Bazı kurumlarımız ‘Çerkeslerin temsilcisi yalnızca biziz’ diye ilan ediyorlar ama sosyal medyada da ‘…bizi temsil edemez…’ itirazlarına muhatap oluyorlar. İnsanlarımız hangi kuruma kendini yakın hissederse o kurum etkinliklerine daha sık katılabilir, o kurumda hizmete talip olabilir. Bizler kurumsal yapılar olarak, birlikte ulaşılacak hedefler ortaya koymalı ve birlikte çalışabilmeliyiz.
Türkiye’deki tüm Çerkesler bir araya gelse talepleri % 90 örtüşür. Hal böyle iken, bir araya gelememek anlaşılır gibi değil. Taleplerin % 50’si bile örtüşüyor olsa, bir araya gelebilmek lazım.
Son günlerde Rusya Federasyonu’nda, Kafkasya’daki cumhuriyetlerin anadilini secmeli dil haline getirecek bir yasa tasarısı gündemde. Çerkesler bunun için mücadele etmeyecek de ne için edecek? Federasyonlarımız, örneğin Kaf-Fed, herkesi çağırmalı ve birlikte tavır alınmalı. Birileri ile önceden kavgalı olmak, böyle bir eylem birliğine engel teşkil etmemeli. ÇDP, hiçbir yapıya daha yakın değil, hiçbir yapıdan da uzak değil. Hedefler ve ilkeler doğrultusunda tüm kurumlarla işbirliği yapabiliriz. Giriş olarak bu kadar konuşma şimdilik yeter herhalde.
AHMET ALTUNOK: Anlatılanlar ışığında buradaki arkadaşların düşüncelerini de almak isteriz. ‘Siyasi parti işi çok zordur, altından kalkamayız, gerek yoktur’ diye düşünenler de olabilir. Ancak, siyasi yapılanmayı uygun ve gerekli bulmayanların, Çerkeslerin asimilasyon sorununu çözecek alternatif öneriler sunması gerekir tabii olarak.
ALAADDİN BAYRAM: Hoş geldiniz, başarılar diliyorum. Hemşerilerimizi bir arada tutan kültürümüzü yaşatan kurumlarımızın yıllardır mevcut olması çok güzel.
Parti olunca yalnız Çerkesleri değil, tüm ülkeyi hedef almalı diye düşünüyorum. Merak ediyorum, yakın ve orta vadeli gelecekte neleri hedefliyorsunuz, öncelikleriniz nelerdir?
FARUK ARSLANDOK: Elbette siyasi partilerin nihai hedefi ülkeyi yönetmeye talip olmaktır.
Bize gelince, biz bir ihtiyaçtan bu partiyi kurduk. Herkesi temsil etmek gibi bir iddiamız yok. Çerkeslerin kimlik sorunu 1. önceliğimiz. Türkiye’de etnik siyaset de yapılıyor, bölgesel siyaset de yapılıyor. Bizim birinci önceliğimiz Çerkes kimliği. Bunun için, kısa vadede 1. hedefimiz parti tabanını kuvvetlendirmek ve Çerkesleri siyasallaştırmak. 2. hedefimiz bölgelerden parlamentoya milletvekili göndermek. 100 değil ama 5 milletvekili gönderebiliriz. Biz Haziran 2015 seçiminde parlamentoya milletvekili gönderemeyeceğimizi bile bile, halkımızı siyasete ısındırmak için seçime girdik. Bizim öncelikle Çerkeslerle ilgili bir şey inşa etmek sorumluluğumuz var. Çerkeslerin bu uzlaşmaz haliyle hiçbir şey olmaz. Çerkesleri, daha proje odaklı ve birlikte hareket eder bir toplum olmaya zorlamayı düşünüyoruz. Çerkeslerin yoğun yaşadığı bölgelerde, örneğin Pınarbaşı, Biga, Bafra, Çarşamba vb yerlerde yerel yöneticilerin seçilmesine de destek olunabilir. Ama bunlar daha sonraki aşamalar olabilir.
Devletten taleplerimiz arasında Çerkesçe yayın yapan televizyon var. Türkiye’de birçok dilde yayın yapan televizyon kanalı varken, neden Çerkesçe de olmasın? Bunu çok önemsiyoruz. Zira devletin Çerkesçe yayın yapan bir TV kanalı açması demek, Çerkes kimliğini tanıması demek.
Bu siyasi partiyi daha iyi yönetecek kişiler de olabilir, ancak önemli olan talip olmaktır. Adaylar ortaya çıkıncaya kadar biz çalışmaya devam edeceğiz.
MURAT KUBİLAY: Başarılarınızın kat kat katlanarak devam etmesini diliyorum. Önceleri Parti yönetimini etkinliklerimize davet ettiğimizde, Kenan Başkan acaba kürsüye çıkınca ne söyleyecek diye kaygı duyardık. Sizi daha uysal bulduk, memnun olduk. Parti olarak, STKlardan, bizden ne bekliyorsunuz, onu öğrenmek istiyorum.
Ayrıca, söz almışken şunu da belirteyim, biz de hiç bir federasyona bağlı olmayan ve tüm kurumlarla uzlaşmayı hedefleyen bir derneğiz. Her ne kadar her bir taraf bize israrla, karşı tarafta olduğumuz siteminde bulunsa da bizim bir tarafımız yok.
Tabii partinin kendini anlatması çok önemli. Şimdiye kadar bu yapılamadı. Partinin misyonunu, vizyonunu tam olarak bilen çok az kişi var.
AHMET ALTUNOK: Bu söylediğiniz çok önemli. Geçen hafta Orhanlı Derneği’ne gittik. Toplantı sonuna doğru ‘sizi yakından tanımış olduk, olumsuz önyargılarımız kayboldu, iyi ki geldiniz’ dediler. Türkiye’de 6 milyon Çerkes var diyoruz ama kimlik mesesleleriyle ilgilenen neredeyse birkaç bin kişilik bir grup. Dolayısı ile sağcı, solcu, dindar, ateist, Kaf-Fed’li, Çerkes-Fed’li olmak hiç önemli değil. Çerkesliği, dilimizi, kültürümüzü önemseyen ve bu uğurda çalışmak isteyen herkes ile bir arada oluruz.
FARUK ARSLANDOK: Derneklerden beklentimiz ile ilgili olarak şunları söyleyebilirim.
Derneklerimiz çok önemli. Derneklerimiz olmasa kimlik ve kültür anlamında daha gerilerde olurduk. Maruz kaldığımız tüm sindirme politikalarına karşın hala kimliğimizin belli ölçülerde korunuyor olması derneklerimiz sayesindedir. STK ların partimize pozitif tavır takınması çok önemli, negatif tavır alırlarsa bu partinin işini zorlaştırır. Ne yazık ki, Haziran 2015 seçimlerinde buna tanık olduk. Hepimiz, aynı büyük bütünün parçaları olduğumuzu idrak ederek, uyum içinde çalışmalıyız.
Bu arada bir önemli bulguya dikkatinizi çekmek isterim. Bizim Haziran 2015 genel seçimlerinde aldığımız 14.500 oy sayısı, neredeyse Türkiye’deki tüm derneklerin üye sayısından daha fazla. Toplumun derneklerle ilgili olmayan kesimi çok daha fazladır, dolayısı ile ana hedefimizde derneklere uğramayan Çerkesler var. Aslında, derneklerimiz de daha fazla kişiyi sosyo-kültürel faaliyetlere çekme çabası içinde olmalı.
Misyon ve vizyona gelince, özgürlükçüyüz ve çoğulculuğa gerçekten inanıyoruz. Çoğulculuk ve kimlik sorununa odaklıyız. İnanıyoruz ki Türkiye Cumhuriyeti çoğulcu anlayışı geliştirmiş olsa idi bugün karşılaştığı sorunların önemli bir kısmıyla karşılaşmazdı.
MEHMET EMİN YAŞAR: Çoğulcu Demokrasi Partisi’nin Cevahir Otel’de yaptığı ilk tanıtım ve kuruluş toplantısında da ben Partinin kurulması gerektiğini söylemiştim Gençliğimden beri Çerkeslik için nerede çalışabilirimin peşinde koştum. Dubai’de bile çalıştım. Kartal’dan Gaziosmanpaşa’ya, buradaki dostlarımızı samimi bulduğum için geliyorum. Ne yazık ki hayatımızdaki olumsuzluklar enerjimizin neredeyse % 70 ini alıyor. Siyasi parti % 70 enerji desteği veremez ise, cazibe odağı olamaz. Siyasi parti bir ortak dil yakalamalı, iletişim yolları mütevazi olmalı.
“Biz” olmayı başarmamız gerekiyor. Faruk Arslandok’un dili ile tabuları yıkmaya çalışıyoruz. Janberd Dinçer’in dilini de çok kucaklayıcı buluyorum. Alnını secdeden kaldırmayanlarda insanlık ve ahlak dışı davranışlara tanık oluyoruz. Alnı hiç secdeye değmemişlerde büyük insani davranışlar görüyoruz. İnsanlık hiç kimsenin tekelinde değil.
Dünya Çerkes Birliği diye bir kurumumuz var, koskoca bir ülkenin içinde var olma çabası yürütüyor. Ama ne yazık ki ‘satılmış’, ‘Ruscu’ gibi tanımlamalarla aşağılanıyor. İnsanları kazanmak için mücadele etmek gerekiyor.
İvedilikle nüfus sayımızı arttırmamız lazım, her ailenin 5 çocuğu olmalı ve donanımlı bir nesil yetiştirmeliyiz.
FARUK ARSLANDOK : DÇB ile ilgili şunu söyleyebilirim. Çerkesler olarak ulusal bir sorunumuz var. Peki DÇB beklentiyi karşılıyor mu? Eğer karşılamıyor diyorsak ne yapmak gerekiyor diye düşünmek, kafa yormak lazım. Şimdiki Rusya, Çarlık Rusyası’nın bir versiyonu. Elbette DÇB Rusya’ya kafa tutamaz. Ama eğer DÇB Çerkeslerin beklentilerini karşılayamıyor ise, o zaman ne yapmak gerektiğine kafa yoralım. DÇB’ni bir sivil toplum kuruluşu olarak görmek ve topluma öyle kabul ettirmeye çalışmak doğru bir tutum değildir. Bu yanlış tutum çerkeslerin enerjisini boşa harcamalarına, çok değerli zamanlarını boşa geçirmelerine neden olur. Adeta Çerkeslerin kıt olan enerjilerini toprağa vermek olur. Sonuç alınamayan bir çalışmada ısrarcı olmamak gerekir. Çerkesler, özellikle de kurumlar bu konuda kafa yormalı ve daha fonksiyonel organizasyonlar oluşturmalıdır.
Eğer bir kişinin ya da varlığın boynuna bir ip geçirip çektiğinizde, istediğiniz yöne gidiyorsa bunun işlevsel bir yöntem olduğunu düşünüp ipin ucunu daha sağlam tutar ve istediğiniz yöne çekmeye devam edersiniz. Direnç gösterir veya çektiğiniz yönün dışında bir yöne giderse bir müddet sonra bu yöntemin işe yaramadığını görüp vazgeçersiniz. DÇB ile ilişkileri ben biraz da bu örneğe benzetiyorum. Çerkesler çekildikleri yöne gitmeme direncini göstermeye başlarlar ise DÇB’nin üzerindeki baskı da azalır. DÇB birileri için fonksiyonel olma özelliğini yitirir. Bunun için takım tutar gibi hareket etme psikolojisinden çıkıp, sonuç odaklı düşünce üretmeliyiz.
Çerkes anne babadan doğmak bir ayrıcalık oluyor, eğer çocukların kültürü aileden alabildiğini düşünürsek. Fakat eğer bir kişinin insanlığı kötü ise, Çerkes olmasının hiçbir önemi yok. Elbette nüfusu çoğaltmak lazım. Ama Türkiye’de siyasi varlık göstermek anavatana destek amacını da barındırmalı. Örneğin, oradaki bir olumsuzluğa buradan güçlü bir ses verilmeli.
Anadili seçmeli dil statüsüne getirmeyi öngören yasa tasarısı için Rusya Federasyonunda birçok kuruma ve Parlamenterlere, bu yasa tasarısının kabul edilemez olduğunu, geri çekilmesi yönünde tavır alınmasını beklediğimizi belirten mektup yazdım, partimiz adına. Yankı da buldu. Eğer doğru teşhis koyar ve harekete geçerseniz, sonuç alırsınız. Siyaset aksiyoner olmayı gerektirir. Örneklerinde görüyoruz, siyaseti bilge insanlar değil, aksiyonerler yapıyorlar.
ÖMER FARUK SEVİMLİ: Hayırlı olsun. Particilik, zor ve meşakkatli bir yol. Halka inmek gerekiyor. Parlamentodaki milletvekillerinin Çerkes sorunlarını dile getirmesi için çaba sarf edilmeli.
Birçok sorun Çerkeslerin birbirlerini tutmamalarından kaynaklanıyor.Ne kadar birleşebilirsek, parti de o kadar başarılı olur.
Genellikle Partileri başkanlar götürüyor.
Sisteme ne katabileceğinizi de belirtmeniz lazım.
FARUK ARSLANDOK: Ben fiilen siyaset yapmadım ancak siyaset konusunda epey bilgi sahibiyim. Bu parti kurulmadan önce de siyaseti yakından takip eden birisi idim. Türkiye’de ekonomi, tarım, vesaire vesaire konularında çok şey söyleyebilirim de. Ama bizim ana sorunumuz kimlik. Dolayısı ile ÇDP de amaç ve hedef 1. derecede Çerkes kimliği. Bu konuda bir yol kat etmeyi birinci mesele olarak görüyoruz.
Türkiye’de İktidar partisi demokratikleşme adımları kapsamında ‘Taleplerini şiddete başvurmadan dile getirenlerin taleplerini dikkate alacağız’ demişti ama böyle olmadı. AK Parti Çerkesleri muhatap alsaydı sözünde durmuş olurdu. Zira Çerkesler, şiddete başvurmadan demokratik yollardan hak talep eden bir bir halk olarak iyi bir örnektir. Ama ne yazık ki partimiz kurulduğunda, parti ziyaretleri kapsamında, Sayın Süleyman Soylu’ya gittiğimizde, ‘Çerkesler iyi, sorun yaratmayan insanlar. Önce sorun çıkaranların sorunlarını halledelim, sonra Çerkeslerinkini’ demişti.
Ancak, en önemli sorun Çerkeslerin kendi sorunları için hareket etmiyor olması. Çerkesler azınlık olduğunun farkında olmalı ve talepkar olmalı. Kimlikleri ile ilgili sorunları olduğunu kabul ediyorsa, ortaya koyacak. Birleşmiş Milletler azınlıkları ‘Ayrı kültüre sahip olup, talepkar olan halklar‘ olarak tanımlamaktadır.
Parlamentoda olsak, kimlik ve haklar noktasında çoğulculuktan yana olanlarla birlikte hareket edebiliriz. Bu, başka bir partinin içinde olup onun bütün yaklaşımlarına göz yummaktan daha doğru bir yoldur.
ÖMER FARUK SEVİMLİ: Geçtiğimiz seçimde bazı ittifaklar yapıldı. ÇDP olarak ittifak yapmak durumunda olsaydınız hangi tarafta yer alırdınız?
FARUK ARSLANDOK: Sorunuza ’Önce hele o günler bir gelsin’ diye yanıt verilebilir. Ama ben bu soruya özellikle yanıt vermek istemediğimi belirtmek istiyorum. Zira, gerek parti içinde, gerek toplumumuzda farklı ideolojileri olan, şimdiye kadar farklı partilerden yana olmuş, hatta hala o partiye sempatisi devam eden insanlar var. Bu konuda, bugün için somut ve objektif koşullar oluşmamışken bir beyanda bulunmak doğru olmaz. Biz siyasi görüşü ne olursa olsun, herkesi Çerkes kimliği sorunu ortak paydasında bir araya getirmeye çalışıyoruz.
AYDIN GÖNÜL: Ben Haziran 2015 seçiminde ÇDP’ nin İstanbul 2. Bölge Bağımsız Milletvekili adayı Laz kökenli Ali İhsan Aksamaz’a oy verdim. Ama ne yazık ki biz Çerkesler birleşemiyoruz ve Siyaset yapamıyoruz. Türkiye’de insanlarımız takım tutar gibi siyasi parti tutuyorlar. İnsanlarımızı nasıl ikna edeceğiz, bu ciddi bir sorun, sıkıntılı bir olay. Bu arada önceki Başkan Kenan Kaplan ile aranızda çok fark var.
FARUK ARSLANDOK: Geçen yıl ÇDP’nin STK’larımızı davet ettiği bir toplantıya bir STK temsilcisi katılmıştı. Bu yıl aynı toplantıyı yaparken, iki kişi bile katılsa, bu bir başarı olur diye espiri yapmıştık. Bu yıl 20’ye yakın STK temsilcisi katıldı.
Kötü bir örnek demezseniz zorlukla ilgili şöyle bir örnek verilebilir: Biliyorsunuzdur, hapishanelerde kaşık ile tünel kazıp kaçabilenler var. Buna karşılık, bunu hayal dışı görüp, teşebbüse geçmeyip, ömür boyu hapis yatanlar da var. Türkiye’de bir siyasi parti kurmaya kalkışmak bile büyük bir iş, cesaret işi.
Kenan Kaplan Beye gelince, Kenan Bey’in üslubu biraz sert ve çok açık idi belki ama O Çerkes toplumu için çok şey yaptı. Kenan Bey’in yalnızca Suriyeliler için yaptığı ile bile heykelinin dikilmesi için yeterlidir.
Ben inanıyorum ki 14 bin 500 oyu alan bir parti 145 bin oyu da alabilir. Bunun gerçekleşmemesi için hiçbir engel yok.
İnsanlarımız nasıl ikna edilebilir konusunda 2015 seçiminde en büyük başarıyı elde etmiş olan Emine Hanım daha ayrıntılı bilgi verebilir.
EMİNE ARSLANDOK : Partiler bir iki gün içinde kurulmuyor. Şu anda ÇDP, kurulduğu günlere göre çok daha iyi bir durumda. Kimliğe sahip çıkmaya, halkımızda kimlik bilincini geliştirmeye odaklandık.
Bana 2015 Haziran seçiminde Kayseri’de ‘Boşuna geldin, az oy alacak, bizi yok saydıracaksın’ dediler. Benim seçime girdiğim dönemden önce iktidar partisine yani Ak Parti’ye Kayseri’de % 78 oy çıkıyordu. Haziran seçimi öncesi AK Parti Kayseri’deki STK’lara ‘Siz kaç kişisiniz ki önerdiğiniz kişiyi listeye koyalım’ dedi. O seçim döneminde ben 5000 oy alıp da AK partinin bir MV kaybetmesine neden olunca, Kasım erken seçiminde, bu kez AK Parti STK’larımızı arayıp, ‘Önereceğiniz aday varsa, seçilecek sıraya koyalım‘ dediler. Yani 5000 oy, Kayseri’de Çerkesleri görünür kıldı. Kasım ayındaki erken seçimde AK Parti Çerkes ve bayan MV adayı olarak Sayın Hülya Nergiz Atcı’yı seçilebilir yerden listeye koydu. Nitekim, geçen yıl da Kaynar Festivali’ne büyük ölçüde devlet desteği oldu.
Ben seçimde Kayseri’de birçok STK’dan destek alamadım. Daha çok derneklere gitmeyenler desteklemiş gibi oldu. İnsanların kendini anlatmak çabası insanları birleştirdi. Aklımızı kendimiz için kullanmamız lazım. Ben oradaki halkımızla konuşmalarımda ‘Bana değil kendinize oy vereceksiniz’ dedim. Bana ‘ Size oy vermezler’ diyorlardı. Ben de ‘ Başkasının ne yapacağını bırak, sen ver yeter’ diyordum. Herkes kendinden sorumludur. Sürekli yaranmacılık yapmak insanın ve toplumun değerini düşürüyor.
OKTAY ABACI: ÇDP’ye verilen oyların parlamentoya yansımayacağını düşünüyorum.
FARUK ARSLANDOK: Biz oylarımızla bir güç oluştururuz. Oylarımız bu yolda heba olsun ve parlamentoya yansımasın. Biz oylarımızla bir güç oluşturduğumuzda, parlamentoya da yansır, yerel yönetimlere de yansır. Çerkesler bir amaç etrafında toplanarak, çeşitli partilerde değil de Çerkes kimliğini öne çıkaran bir partide yoğunlaşırlarsa ve 300 bin, 500 bin sayılara ulaşırlarsa bu meclise mutlaka yansır. Yerel yönetimlere de yansır.
EMİNE ARSLANDOK. Oktay Bey, şimdiye kadar meclise yansıyan oyların bizlere ne kadar dönüşü olduğunu da irdelemek lazım.
ALAADDİN BAYRAM: Çerkesler olmasaydı, Kurtuluş Savaşı kazanılamazdı, Türkiye Cumhuriyeti kurulamazdı. Ama Çerkesler 95 yıldır yürütmeden uzaklaştırılıyor. Dil ve kültürde ciddi aşınma var. Benim önerim Çerkes Partisi imajı silinmeli. Çerkes Ethem gibi bir ayrımcılığa neden olabilir endişesindeyim. Türkiye etnik yapıda bir partiyi taşıyamaz. Diğer toplumlara da dayanmamız lazım.
FARUK ARSLANDOK: Size hak veriyorum. Sizin gibi düşünen Çerkesleri etnik yapıdaki bir parti imajı ürkütebilir. Fakat dikkatinizi çekeyim, partimiz resmi olarak bir Çerkes partisi değildir. Çoğulculuğa gerçekten inanan bir partidir. Tüzüğümüzden de anlaşılacağı gibi, Türkiye’de kendinin partamentoda temsil edilmediğini düşünen halkların, temsilcisi olmak için kuruldu. Kuruluş sırasında da bu halklarla görüşüldü. Yalnızca bir Laz vatandaş kuruluşa katıldı. Partimiz kanalı ile temsil edilmek isteyen tüm diğer sayıca az olan halklara partinin kapısı açık. Ama istemeyene de zorla ‘seni de temsil edelim’ ısrarında bulunamayız. Partide Çerkeslerin çoğunlukta olması doğal, çünkü temsil edilmediğini düşünen halklar arasında Çerkesler sayısal olarak fazla, dolayısı ile kurucular arasında da Çerkesler çoğunlukta. ‘Çerkes Partisi’ imajından da rahatsız değiliz. Umarım tüm bu açıklamalar sizin gibi düşünenlere bir yanıt olacaktır.
Yürütmede ve karar mevkilerinde Çerkeslerin bulunmasına gelince, Güney Marmara sürgünü sırasında Çerkes kökenli Rauf Orbay başbakandı ama bu sürgünü engelleyemedi. Ayrıca, Osmanlı döneminde Çerkes Teavün Cemiyeti gibi STK larımız vardı. Türkiye Cumhuriyeti kurulunca kapatıldı. O dönemlerde yürütmede bulunan Çerkesler bunları önleyemedi. Yani, yürütmede Çerkeslerin bulunması da tektipleştirmeci, katı bir ulus devlet anlayışı içinde tek başına pek bir kazanım sağlayamıyor. Önemli olan toplumun demokratik yöntemlerle varlığını ortaya koymasıdır.
Sizce Çerkeslerin kimlik sorununu çözecek, siyasal yapılanmadan başka bir yol var ise, söyleyiniz, bunu da dikkate alalım. Bazıları lobicilik yapalım diyor. Lobiçilikle siyaset birbirinin alternatifi değildir. Ayrıca yapılmasına da memnun oluruz.’
İSMAİL KARAKUYU: Alaaddin beye katılmıyorum. Çerkesleri temsil eden parti olmalı.
Türkiye dolaşılmalı, iyi bir tanıtım ile yayılmalı, teşkilatlanmalı. Benim bir önerim, ÇDP’nın bazı STK lara daha yakın olduğu algısını silmek için, İl merkezi şimdiki yerinden taşınmalı.
AHMET ALTUNOK: Biz hiçbir yere bağlı olmayan, hiçbir kurumumuza bir diğerinden daha yakın olmayan bir partiyiz. Bunun da kanıtı şudur ki; biz yaklaşık iki yıl önce birçok derneğimizi ziyaret ettik, bunların içinde Adige Khase de vardı. Dernek yönetimlerini de partimize davet ederek bize üye vermelerini istedik, onlar da olumlu yanıtlar verdiler. Bütün bunlara sizin o dönemki dernek başkanınız Murat Kubilay Bey de şahittir. Fakat nedense malesef bu üyelikler gerçekleşmedi. Yine de biz tekrar bu dernekleri ziyaret ediyoruz ve sizlerden üye talep ediyoruz.
ERAY CEVHER: Önceliğiniz nedir? Davaya inanan siyasetçi ve aktivist gençlerimiz var mı? Heyecan uyandıracak projeleriniz var mı? Kenan kaplan ‘Bu partiye oy vermeyen hain’dir diyordu, yadırgıyorduk. Sizin sözlerinizi daha kucaklayıcı buluyor ve size ısınıyorum.
GÜNSEL AVCI : Başkanımızın da vurguladığı gibi önceliğimiz Çerkes kimliği. Önce, toplumda kimliğini unutmakta olan geniş kesimlere Çerkes kimliğini aşılamak ve bu yaşadığımız ülkede bu kimliği görünür kılmak.
FARUK ARSLANDOK: Arkadaşlar, olanakları geniş bir partiden söz etmiyoruz. Çerkesler üzerinden hareket etmek zorundayız. Siyaset esnek bir yapıdır. Geleceğin ne getireceğini bilemeyiz, zaman gösterecek. Kan davalı olanlar bile bazı koşullar değiştiğinde, barışıyorlar. Zaman içinde parlamentoda bulunursak, sorunlarımızı özgürce dile getirme olanağı kazanacağız.
Ayrıca ben tüm Çerkeslerin ÇDP içinde yer almasını beklemiyorum. 6 milyon dolayındaki Çerkesin 600 bini, hatta 300 bini ÇDP’yi desteklese bu çok önemli bir aşamayı ifade eder.
Çerkeslerin aktivistleri ne yazık ki 50’li 60’lı yaşlarda. Elbette gençleri aramızda görmek istiyoruz. Aslında Türkiye’de tüm kurumlarımızın gençlere ihtiyacı var. Tabii ki edinilmiş deneyimler ve bilgi bir değerdir. Bilginin tecrübeyle desteklenmesi önemli olmakla birlikte, günümüzde çok genç yaşlarda ciddi bir bilgi birikimine ulaşma olanağı bulunmaktadır. Bilgiyi işleme konusunda gençler daha yetenekliler. Heyecan uyandıracak projeleri de özellikle gençlerden bekliyoruz. Ben Eray Bey’de siyasetçi kumaşı görüyorum ve en kısa zamanda aramıza katılmasını bekliyorum.
MEHMET EMİN YAŞAR: Savaşlar kaybedilse de kahramanlar ölümsüzleşir ve yaşarlar.
İdealleri olmayan toplumlar yaşayamazlar.
TUĞRUL TEMEL: Partide gençlerin yetiştirilmesi çok uygun olur. Siyaset okulları, siyaset atölyeleri bu yetişmeye destek verebilir.
Yeni seçimde Parlamentoya giren Çerkes kökenli Milletvekilleri ile temasta olacak mısınız? Çoğulculuk noktasında diğer kimliklerle temasta mısınız?
Gelecek seçimlerde en az 7 – 8 milletvekilinin parlamentoya girmesi için çalışılmalı.
GÜNSEL AVCI: Diğer kimliklerin temsilcileri ile partinin kurulma aşamasında görüşülmüştü. Zaten kurucu olarak bir Laz kökenli bir kurucu üyemiz var. Romanlarla görüşmeye Emine Hanım ile ben bir kongreleri vesilesi ile gitmiştik. ‘Size başarılar diliyoruz, Teşekkür ederiz. Biz devletten yeteri desteği alıyoruz, yeteri kadar da kendimizi temsil ediyoruz’ demişlerdi. Kırımlılarla bir araya geliyoruz, partiye katılmayı şimdilik düşünme safhasındalar.
FARUK ARSLANDOK : Şimdiye kadar parlamentoya Çerkeslerin göndermediği birçok Çerkes kökenli milletvekili, parlamentoda yer aldı. Çok önemli bir örnek Sayın Zekeriya Temizel. Türkiye Cumhuriyeti’nde üst düzey makamlara kadar geldi. Ama, son Kaf-Fed Genel Kurulu’nda ‘Çerkesler soykırım yaşamamıştır, kim Çerkeslere soykırım yapabilir ki’ gibi hamasetten öte gitmeyen bir konuşma yaptı. Halbuki, Maliye Bakanlığı yapmış bir kişi olarak topluma yol gösterici, topluma ne gibi somut katkılar sağlanabileceği yönünde bir konuşma yapması beklenirdi.
Orhanlı Derneği’nin yapacağı festival çok önemli. Burada mutlaka usulü çerçevesinde sorunları dile getirilmeli. Çerkesçe de konuşulmalı ama talepler herkesin anlayacağı dilde olmalı. Birlikte iş yapma alışkanlığı da mutlaka kazanmalıyız.
SEMRA GİRAY: Neden Çerkesler birliktelik sağlayamıyor, buna çok üzülüyorum. Çocukluğumuzda birlikte idi. Şimdi neden bu kadar ayrışma var, nasıl çözülebilir?
Ziyaretinize teşekkür ederiz, görüşlerimiz değişti.
FARUK ARSLANDOK. Neden birlikte olamadığımızı çözmeye çalışıyoruz. Çerkesler için Türkiye’de yaşamak yani Anavatan dışında bir ülkede yaşamak kolay değil. Ulus devlet yapısının baskısı ve ilaveten ‘Aferinlenme sendomu’ ile Çerkesler sinmiş durumdalar. ‘Aman hoşa gitmeyecek bir şey söylemeyelim, yapmayalım, aferinleri geri almasınlar’ durumu var.
Eskiden Aleviler sessizdi, şimdi göğüslerini gere gere ‘Tabii ki Aleviyiz’ diyorlar. Çünkü siyasallaştılar.
MURAT KOBİLAY: Ne yazık ki üyelerimiz çocuklarına seçmeli ders seçtirmekde bile tereddüt ediyorlar. ‘Bizleri de ülkeyi bölmek isteyenlerle aynı kefeye koyabilirler’ endişesi taşıyorlar.
FARUK ARSLANDOK: Çerkeslerdeki bu zihinsel kilitlenmeyi dikkatli bir üslupla çözmemiz lazım.
GÜNER GÖNÜL: Benim oy verirken kriterlerim, partinin projelerinin güzel olması. Etnik kökenli bir partiye oy veremem diye düşünüyorum. Bağımsız bir milletvekili meclise gitmekle ne iş yapabilir ki? Çerkesce televizyon istemekten başka talebiniz var mı?
Doğal bir süreçle zaten asimile olmadık mı? Evliliklerle kaybettik, melezler olduk.
FARUK ARSLANDOK: Yaptığınız, çok samimi bir açıklama. Hepimiz bu konuda derin derin düşünmeliyiz. İçimizde bu düşüncede olan çok kişinin olduğunu biliyoruz. Siz bugüne bakarak konuşuyorsunuz. Ama Çerkeslerin bu vahşi dünyaya söyleyeceği bir şeyleri olmalı.
Çerkesler çok özgün kültürleri olan bir millet. Dolayısı ile hala içinde yaşadıkları toplumlara söyleyecekleri, katacakları bir şeyleri olmalı. Bundan kaçınmamalı.
Güner Hanım aslında bir çaresizliği dile getirdi ama bundan da pek mutlu değil, şikayetçi.
Bizim bu konuşmalarımız bir şeyleri değiştirebilir. Bardağın dolu tarafına bakalım, sorumlu olduğumuz şeyi yapalım. ‘Tedbiri al, takdir Allah’tan’ inancı ile hareket edelim.
SEVİL KUBİLAY: Başarılarınız gün geçtikçe artıyor ve yayılıyor. Çerkesler siyasette var desinler. Biz böyle bir siyaset yaparsak, bizi duyarlar. Umarım siyasette ses getiren yerde olursunuz.
AHMET ALTUNOK: Bundan yaklaşık on yıl önce 21 Mayıs’lar 20-25 kişi ile anılırken, ben bu protestolara ve siyasete alışık olmadığım için kortejin içinde yer almadım, çekingen bir tavırla kortejin önünden yürüyerek Rus konsolosluğunun önüne vardım. Kortejin konsolosluğun önüne gelmesini beklerken, yanımda duran temiz yüzlü ve Çerkes olduğu her halinden belli olan kişiye yaklaşarak direkt Çerkesçe hitap ettim:
“Siz de herhalde kortejin buraya gelmesini bekliyorsunuz benim gibi.”
“Evet. Ben Jemıxo Sufyan, Amerika’dan geldim fakat aslen Nalçik’liyim” dedi.
Amerika’da bir üniversitede öğretim görevlisi olduğunu belirtti. Bu protestoyu nasıl bulduğunu sorduğumda, Amerika’dan sadece bunu görmek için geldiğini, 21 Mayıs protestolarının Kafkasya’daki soydaşlarımıza müthiş bir moral verdiğini söyledi.
Buna benzer diğer bir örneği bu yıl Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’nin 100. Kuruluş Yılı Sempozyumu vesilesi ile Nalçik’ten gelen konuşmacılar ile sohbetimizde yaşadım. Kendilerine ÇDP’nin varlığından haberleri olup olmadığını sordum. Katılımcılardan Merzey Aslanbek, “Olmaz olur mu! Büyük bir heyecanla takip ediyoruz. Bu attığınız adım, belki siz farkında değilsiniz ama bizi çok cesaretlendirdi. Keşke diğer ülkelerdeki soydaşlarımız da benzer girişimlerde bulunsalar, Anavatan’a daha da moral olur. Yurtdışında görünür olmanız bizi olumlu etkiliyor” demişti.
FARUK ARSLANDOK: Son günlerde Rusya’da gündemde olan dil yasası taslağınaTürkiye’deki ve dünyadaki tüm STK’lardan mektuplarla itiraz gönderilmeli. STK’ların başında olanlar topluma ufuk kazandıracak sözler söylemeli, davranışlar içinde olmalı; dedikodu yapıp oturmamalı, Facebook’da fenomen olmaya çalışmamalı
MURAT KUBİLAY: Kafalardaki bir soru da, “Parti kuruldu mu, kurduruldu mu?” idi. Bu konuda ne söylersiniz ?
FARUK ARSLANDOK: Aslında süreç ve bugün geldiğimiz nokta bunu gösteriyor.
Şimdiye kadar ÇDP’yi, aslı olmayan çok şey ile karalamaya çalıştılar. Bazıları ‘Amerikan projesi’ dediler. Amerika bütün işini bıraktı da Türkiye’deki bir avuç insanın sorununu dert mi etti?
‘Ak Parti projesi’ dediler. Ak Parti % 70 oyunu aldığı bir halkın oylarını böldürmek için bir parti kurulmasını destekler mi?
‘İsrail projesi’ bile dediler. ‘HDP yanlısı’ dediler. Biz terörü reddetmeyen tutumu nedeni ile HDP’yi hiçbir zaman desteklemedik.
Parti kurulduğundan beri tüm masraflar, kurucu üyeler ve bu partinin yararına inanan bazı soydaşlarımızın bağışları ile karşılandı. Kimin partiye kaç kuruş katkı sunduğunun kayıtları tutulmuş durumda. Bağımsız milletvekili adayı olanlar ise, 30 ile 80 bin TL arasında değişen masraflarını bizzat kendileri karşıladılar.
Ama ne yazık ki ‘Cebini Amerikan doları ile doldurmuş Profesör…’, ‘Kur partiyi, vur parsayı..’ gibi Çerkesliğe de, insanlık onuruna yakışmayacak, ahlaksızca yorumlarla saldırılar oldu. Bu tür karalamalar yabancılardan gelse aldırmazdık da, kendi içimizden gelmiş olması çok acı ve çok düşündürücü.
SİNAN GÜL: Başarılar diliyorum. Toplum adına çalışan her kurum bizim için çok değerli.
Yapıcı eleştirileri dikkate almak lazım. Neden birlik olamıyoruz? Bunu yalnız kendi içimizde aramayalım. ‘Biz bir şey yapamayız, beceremeyiz‘ gibi olumsuz söylemlerden kaçınalım. İnancımızı kaybetmeyelim ve oy gücümüzü önemseyelim. Kimliksiz bir topluma doğru gidiyoruz. Sistemin de istediği bu. Buna meydan vermeyelim. Partide hedeflere ulaşmak uzun soluklu bir süreç.
Bir de dışarıdan nasıl algılandığı önemli. Şimdiye kadar ÇDP=Çerkes-Fed olarak algılandı. ÇDP İstanbul il merkezinin yerinin değişmesi bu algıyı silebilir.
FARUK ARSLANDOK: Bizim bu ziyaretlerden amacımız bazı yanlış algıları değiştirmek. Dışarıdan böyle görünse de ÇDP=Çerkes-Fed değildir. Ama biz 21 Mayıs’larda Taksim’de bulunmak istiyoruz. Onlar da Taksim’de oluyorlar, birlikte oluyoruz, aynı organizasyonların içinde oluyoruz. Kefken’e de asla gitmeyelim diye bir tutumumuz yok. Partimizin temsilcileri zaman zaman Kefken’e de gitmişlerdir. Kefken mi? Taksim mi? Tercihi sözkonusu olduğunda tercihimizi Taksimden yana kullanırız. İlerde federasyonlar 21 Mayıs anmaları için istişareyle, çok daha büyük ses getirecek, ulusal ve dünya basınında yer alacak organizasyonlar yaparlarsa, ayrıntılar önemsizleşir.
Kısa bir süre önce Rusya Kültür Ateşesi bizimle görüşmek istedi, 3 saat kadar görüştük.
‘2019 yılını Türkiye ve Rusya kültür yılı ilan etti, haberiniz var mı?’ diye sordular. Olmadığını söyledik. ‘21 Mayıs’ta neden Taksim’e geliyorsunuz, Karadeniz kıyısına neden gitmiyorsunuz’ diye sordular. ‘Size daha yakın olursak, sesimizi duyarsınız diye Taksim’e geliyoruz’ dedik.
‘Neden 21 Mayıs etkinliğini Ankara’da yapmıyorsunuz?’ dediler. ‘Türkiye’nin başkenti İstanbul’dur’ dedik. Zaten bir süre sonra kaçınılmaz şekilde Ankara’da da yapılacak’ dedik.
‘Sizin Rusya düşmanı olduğunuzu söylüyorlar, öyle görünüyorsunuz’ dediler. ‘Biz Rus düşmanı değiliz, adalet ve hak arıyoruz. Eğer bu masada Tolstoy olsaydı bizim söylemlerimizin yanında yer alırdı, bize hak verirdi’ dedik.
Onlardan Çerkeslerin sesine kulak vermelerini, örneğin, kültür yılına yakışır şekilde 24 saat Çerkesçe yayın yapan bir televizyon kurmalarını istedik.
Sorunlar bir çatışma ortamında değil, en duyulabilecek şekilde dile getirilmelidir. ÇDP küçük bir parti ama yarattığımız etkinin de farkındayız.
MURAT KUBİLAY: Üslup düzgün oldukça her şey çok güzel şekilde dile getirilebilir.
EMEL GÜL : Biz buradayız. Dünyaya bakışımız adaletli ve merhametli olmalı. Ben herkesin yanında olabilirim. Benim için asıl sorun dünyanın gidişatı ile ilgili. İnsanlığın gidişatı ile ilgili kaygılar için çalışmalıyız.
GÜNSEL AVCI: Emel Hanım, Çerkeslerin geleneklerinin saygıyı, adaleti, merhameti ön plana çıkardığına inanıyorsanız, bu kültürün yaşamasına katkıda bulunmakla, insanlığa da hizmet etmiş olacaksınız.
MURAT KUBİLAY: Kültürünüz güçlü ise evliliklerle yabancı olarak gelen kişi de kültürü benimsiyor.
EMİNE SEZGİN : Kadının kimliği çok önemli. Genellikle anne Çerkes ise, çocuk ‘Ben Çerkesim’ diyor. Bu toplumun kurtuluşu kadınlardan olacak. Ben buna inanıyorum.
MAHMUT EFE: Benim eşim Çerkes değil ama 3 çocuğum da ‘Ben Çerkesim’ diyor.
Benim çocuklarıma bunu dedirten en önemli sebep derneklerimiz. Kültürümüzü burada görüyorlar. Eşim Çerkes olmadığı için bir kelime Çerkesçe konuşamadık ama çocuklarım Çerkesim diyor. Çerkesliği ilerletmek için bazan Çerkes olmayanlardan da katkı alınabilir.
Bu arada yerel seçimler ile ilgili bir düşünceniz var mı?
FARUK ARSLANDOK : Yerel seçimler henüz odaklandığımız bir konu değil ama programlarımız arasında.
ALAADDİN BRAM: Ben insanlarımızın bulundukları çeşitli partilerde siyasetle uğraşmasını daha uygun buluyorum. Çerkes toplumu zaten korkuyor, taleplerin demokratik olduğunu sık sık vurgulamak lazım. Parti keşke federasyonları birleştirebilse. Parti de önemli, dernekler de önemli. Parti için de önemli entellektüeller olmalı.
FARUK ARSLANDOK: Alaaddin bey, kaygılarınızı ve temkinli olma yaklaşımınızı anlıyorum. Ancak topluma gereksiz korku da pompalamamak lazım. Biz taleplerimizin demokratik olduğunu sıklıkla tekrarlıyoruz ve vurguluyoruz.
MURAT KUBİLAY: “Yıl sonu etkinliğimizi nasıl buldunuz?”
FARUK ARSLANDOK : Gecenin sonumunu çok beğendim. Empati ve sıcak ilişki kuran sunum çok güzeldi. Çok başarılıydı, akıcıydı. Gecelerimizde taleplerimiz, demokratik, akılcı ama çok aşağıdan almadan, dile getirilmeli . Biz parti olarak, seçilmekten öte Çerkes halkının taleplerini dile getirmek istiyoruz. Bu da sık sık, çeşitli fırsatlar eğerlendirilerek yapılmalı.
Unutılmamalıdır ki, su damlası altında duran mermerin delinmesi, su damlasının gücünden değil, su damlalarının devamlılığındandır.
…
Arkadaşlar bu akşamki toplantı çok yararlı oldu. Bizi kabul ettiğiniz, katılım gösterdiğiniz ve dinlediğiniz için hepinize çok teşekkür ediyoruz.
MEHMET EMİN YAŞAR : Son olarak Adige Khase Derneği’nin de ÇDP’nin örgütlenme alanı olduğunu hatırlatmak isterim.
Geldiğiniz için hepinize teşekkürler.
220