Bilindiği gibi İstanbul’da yapılan seçimlere ilişkin hukuki süreç henüz tamamlanmamıştır. Halen iptal oylara ve sandıkların bir kısmındaki sonuçlara ilişkin itirazlar tam olarak sonuçlanmamıştır.
Diğer yandan iktidar partisinin, Yüksek Seçim Kuruluna, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için kullanılan oyların tamamının yeniden sayılmasına yönelik başvurusu bulunmaktadır. Buradan da anlaşılacağı üzere seçim sonuçlarının doğruyu yansıttığına ilişkin şüpheler bulunmaktadır. İktidar partisinin bile mağduriyet öne sürdüğü ve itiraz ettiği seçim sonuçlarının bağımsızlar için ne kadar doğru ve güvenilir sonuçlar ürettiği konusunu kamuoyunun takdirine bırakıyoruz. Gerçek sonuçların bütün bu itiraz süreçleri tamamlandıktan sonra ortaya çıkacağı umulmaktadır.
Bu aşamada ortaya çıkan sonuçlar üzerinden, münferit de olsa, sosyal medyada seçim sonuçlarına gönderme yapılarak ‘’Demek ki İstanbul’da bu kadar Çerkes yaşıyormuş.’’ türü paylaşımlara rastlanmaktadır.
Bu tür paylaşımlar gerçeği yansıtmadığı gibi, oluşmuş siyasi görüş, kanaat ve aidiyetler ile konjonktür, hayat algısı, gelecek beklentisi gibi pek çok faktörün etkilediği seçim sürecini anlama ve anlamlandırma bakımından da yetersiz ve doğru olmayan bir yaklaşımdır.
“Çoğulcu Demokrasi Partisi’nin adayına oy verenler Çerkes, vermeyenler Çerkes değildir” anlamına gelebilecek bir anlayışı doğru bulmamız, onay vermemiz mümkün değildir. Partimizin yönetim organlarında yer alan hiç kimsenin de böyle bir söylemi ve anlayışı bulunmamaktadır. Çoğulcu Demokrasi Partisi’nin oy almayı hedeflediği kitle sadece Çerkeslerden ibaret olmayıp, aldığı oyların içerisinde Çerkes olmayan vatandaşlarımızın oyları da vardır.
Partimizi destekleyen hiç kimsenin de böyle bir anlayışla hareket etmesini ve bu yönde söylem geliştirmesini doğru bulmuyoruz. Bu gibi yaklaşımlar partimize katkı sağlamayacağı gibi, partinin aleyhine pozisyon alanlara malzeme oluşturmaktadır.
Siyasi faaliyetlerin odağında insan vardır. En yalın haliyle, hedefi insanları ikna ederek oy almaktır. Bunun yapılabilmesi için de hedef kitleye ulaşılmasını sağlayacak kaynaklara ve araçlara ihtiyaç vardır. Çoğulcu Demokrasi Partisi gibi, devletten kaynak desteği almayan, örgütlenmesini henüz parti olarak seçime girebilme düzeyinde sağlayamamış, kitle iletişim araçlarına erişimi ve kullanımı adeta yok denebilecek kadar kısıtlı bir partinin bütün hedef kitleye ulaştığını ve buna rağmen bu sonucu aldığını düşünmek gerçekçi olmadığı gibi son derece yanıltıcıdır.
Seçimlerin siyasi bir kamplaşma atmosferinde yapıldığı, bu atmosferin tarafları duygusal olarak kendi kamplarına sıkı sıkıya bağlanma yönünde konsolide ettiği gerçeği de göz ardı edilmemelidir.
Ortaya koymuş olduğumuz siyasallaşma perspektifinin güçlü bir şekilde hayata geçmesinin çok kısa sürede gerçekleşmesini beklemek de gerçekçi bir yaklaşım değildir. Bu yolun zahmetli ve uzun bir yol olduğunun farkındayız. Yapılacak çalışmalarla, zaman içerisinde daha güçlü sonuçların ortaya çıkacağına inanıyoruz.
Çalışmalarımızı bu bilinçle sürdüreceğiz.
ÇOĞULCU DEMOKRASİ PARTİSİ
175