“Siyasal toplumun” devletle toplumu birbirine bağlayan alanlardan biri olduğunu,
Sivil topluma rehberlik ve sözcülük ettiğini,
Onların taleplerini siyasal projeler haline getirerek devlet sisteminin veya politikalarının parçası yapmaya çalıştığını,
Siyasal toplumun oluşturulmasında, siyasal önderliğe, örgüte ve ideolojiye ihtiyaç olduğunu söylemiş ve sonraki yazımızda İdeoloji kavramı üzerinde duracağımızı belirtmiştik.
***
İdeolojinin,-pek çoğu karmaşık- o kadar çok tanımı yapılmış ki, Cemil Meriç “Umrandan Uygarlığa” isimli kitabında bunları tarihçesiyle birlikte uzun uzun anlatıyor. Bu tanımlar içinde meramını en iyi ifade edeni, “Yerleşmiş bir değerler bütününe dayanan ve toplumun, zümrenin veya ferdin ilerlemesi için varılması düşünülen hedefleri tayin eden düşünceler sistemi (sayfa:268)” şeklindedir.
Bu tanımı biraz daha sadeleştirirsek, “Bir hedefe odaklanmış fikir kümeleri” olarak tarif edebiliriz ideolojiyi.
***
Bütün ideolojilerin, kendini üzerine inşa ettiği bir temel fikir vardır. Örneğin, Liberal ideoloji “özgürlükler”, Marksist ideoloji “sosyal adalet”, Faşist ideoloji “devlet otoritesi”, Nazi ideolojisi “üstün ırk”,…gibi.
Bütün ideolojiler bu temel fikirler üzerinden hedeflerine yönelik bir mantık kurgularlar. Fakat Şerif Mardin’in ifadesiyle, bu “formel bir mantık değil, duyguların veya şekillenmemiş arayışların mantığıdır.” [1]
Yani, ideoloji temel aldığı fikir üzerinden kendine bir istikamet tayin eder ve eksiklerini yol boyunca gidererek fikri örgüsünü zaman içinde olgunlaştırır.
***
Bu izahtan sonra soralım: Çerkeslerin bir“siyasal topluma” ve bu eksende şekillenmiş bir ideolojiye ihtiyacı var mı?
Cevap: Çerkeslerin özel sorunları varsa, elbette bu sorunlar için özel çözümlere de ihtiyacı vardır.
Evet, aşağıda biraz daha açacağımız gibi Çerkeslerin çözüm bekleyen özel problemleri vardır ve çözümü de devletin koyacağı iradeye bağlıdır.
Devlete bu iradeyi koydurabilecek etki ise ancak siyaset yoluyla oluşturulabilir.
Demek ki,Çerkeslerin sorunlarına sahip çıkıp takip edecek bir “siyasal topluma” acilen ihtiyacı vardır.
***
Siyasal toplumun oluşması demek, toplumun tamamının siyasetle uğraşması demek değildir. Yeter sayı ve kalitede insanın bu alanda faaliyette bulunması siyasal toplumun oluşması için kâfidir. Siyasal toplumu oluşturacak kadroların kaynağı ise elbetteki sivil toplum olacaktır.
***
Peki, mevcut siyasi parti ve hareketler içerisinde görev almış Çerkes kökenli siyasetçiler “Çerkes siyasal toplumu” içerisinde sayılabilir mi?
Hayır, sayılamaz.
Çünkü onların siyasal alandaki varlık sebepleri Çerkes sorunlarına çözüm üretmek değil, bağlı oldukları siyasal partilerin programlarına hizmet etmektir. Bugünkü parlamentoda mevcut partiler ise sadece Kemalist ideolojinin, Türkçü ideolojinin, Kürtçü ideolojinin ve muhafazakâr ideolojinin sözcüleridir.
***
Peki, Çerkes siyasal toplumu ideolojik eksenini hangi realite üzerine inşa etmelidir?
Diaspora Çerkeslerinin en önemli problemi, gittikçe ivmesi artan yok oluş sürecinin durdurulmasıdır. Çerkeslerin bu sorunu kendi imkânları ile çözme ihtimali ise yoktur. Çözüm için tek varyant devletin bu yönde bir irade ortaya koyması ve destek vermesidir. Dolayısıyla, Çerkes siyasal toplumunun ideolojisi, doğrudan “yok oluş sürecini durdurarak varlığını koruma” ana fikri etrafına inşa edilmelidir.
Burada şunu da açıklamak gerekir; diaspora Çerkeslerinin ideolojisi, daha evrensel hedeflere odaklanmış ana akım ideolojilere alternatif değildir/olamaz.
Bu ne demek?
Çerkes siyasal toplumu içersinde yer ve görev alan bir kişi, pek ala fikri olarak bu ana akım ideolojilerden birine de mensup olabilir demek. Çünkü,Çerkes siyasal toplumunun ideolojisi, “evreni kurtarma”, “dünyaya nizam verme” ideolojisi değil;“ kendini kurtarma”, “Çerkeslerin sorunlarını çözme”, “Çerkeslerin haklarını koruma” ideolojisidir. İdeolojinin ağırlık noktası, sorunun ağırlığına paralel olarak dar bir alana yoğunlaşmıştır ve bu alanda evrenin tüm doğrularının mücadelesini vermek mümkün değildir. Evini ateş sarmış birinden, başka evlerdeki yangınlara yetişmesi beklenemez.
ÇERKES VAROLUŞ İDEOLOJİSİ
Çerkes varoluş ideolojisinin iskeletini, şu sorunların bertaraf edilmesine yönelik stratejiler oluşturur:
– Diaspora Çerkeslerinin ana sorunu -yukarıda da ifade edildiği gibi-asimilasyondur. Asimilasyon, cumhuriyetin ilanından 2009 yılına kadar bir devlet politikası olarak yürütülmüştür. Her nekadar mevcut yönetim bu politikalardan artık vazgeçildiğini ilan etse de, geçen 90 yıl Çerkeslerin ve diğer halkların dil ve kültürlerinde ölümcül yaralar açmıştır. Bu yaraların iyileşmesi ancak özel bir tedaviyle mümkündür ve bunu yapabilecek olan da yine devlettir.
– Bu yaraların tedavisi için ilk yapılması gereken, halkların özgün kimlikleri ile tanınması ve kendi isimleriyle anılmalarıdır. Öncelikle yapılacak Anayasal değişiklikle “Türk üst kimliği” üzerinden yapılan vatandaşlık tanımından vazgeçildiği ilan edilmelidir.
– Azınlıkların, 90 yılda içine düşürüldükleri olumsuzluklardan kurtarılıp, kimliklerini koruyarak, dil ve kültürlerini yaşatabilir hale gelebilmeleri için pozitif ayırıma tabi tutulmaları gerekir. Bu nedenle, tüm azınlıklar için her anadilde 24 saat yayın yapan bağımsız bir radyo istasyonu ile bir tv kanalı ayrı ayrı faaliyete geçirilmeli, tüm giderleri de devlet tarafından finanse edilmelidir.
– Anadili öğretimi için devlet tarafından anaokulları açılmalıdır. İlk ve orta öğretimde, anadili derslerinin yanısıra, anadili edebiyatı ve -Çerkeslerin sürgün öncesindeki tarihinin farklı bir coğrafyada, farklı bir süreç yaşadığı dikkate alınarak-Çerkes Tarihi dersleri de verilmelidir.
Bunlar lütuf olarak değil, hak olarak istenmelidir.
Azınlıkların, özgür ve demokratik iradenin ürünü olan bir hukuk devletinden, dillerinin, tarihi belleklerinin, kültürlerinin korunmasını isteme hakkı vardır.
– Çerkesler, devletin çözmesi gereken sorunlarını bizzat takip etmeli, bunun için de özgün kimlikleri ile mutlaka parlamento da yer almalıdırlar. Çerkesler Türkiye’de 3. büyük etnik grup olmalarına rağmen, nüfuslarının dağınıklığı nedeniyle seçim bölgelerinde ağırlık oluşturamamaktadırlar. Türkiye geneline yayılan oy potansiyellerinin parlamentoya yansıması için Türkiye milletvekilliği uygulamasının mücadelesi verilmelidir.
Çerkesler tüm bu hakları, Türkiye bütünlüğü içinde, tüm halkların kendi dilleri, kültürleri, inançları ve etnik kimlikleriyle, eşit olarak, barış içinde, kardeşçe yaşadıkları bir ülke hayaliyle talep etmektedir.
ÇOĞULCU DEMOKRASİ HAREKETİ
2012’nin Kasım ayında,Çerkes siyasal toplumunu oluşturmak ve Çerkes halkının varoluş mücadelesini siyasal arenaya taşımak üzere Çoğulcu Demokrasi Hareketi (ÇDH) oluşturuldu (tıklayınız).
Hareket bir yıl içerisinde örgütlenerek partiye dönüşecek ve Çoğulcu Demokrasi Partisi (ÇDP) adını alacak.
Geç kalmış bir girişim olarak, Cumhuriyet dönemi diaspora tarihimizde atılmış en önemli adımdır. Böylece, bir süredir fikri alanda dillendirilen “Çerkes siyasal toplumu” fiili planda da vücut bulmuş olacaktır.
Halkımızın partisine sahip çıkacağına inanıyor, hayırlı olmasını diliyorum.
[1] Şerif Mardin, İdeoloji,Turhan Kitabevi, Ankara-1982, s:16
182